Bebeklik Dönemi
Bilindiği gibi, yeni doğan bir çocuk günün pek büyük bir bölümünü uykuda geçirir. Ancak uykunun dışında ve uykudan farklı davranışlar da gözlenebilir onda.
Bunları şöyle belirleyebiliriz;
- Olumlu davranışlar
- Olumsuz davranışlar
- Bağımsız davranışlar
Olumlu ve olumsuz davranışlar, bir dış uyarıcının etkisiyle oluşan, uyarana doğru veya uyaranın
zıt yönüne doğru yönelik davranışlardır.
Bağımsız davranışlar ise, kaynağını herhangi bir dış uyarıcıdan almayan davranışlardır. Yeni doğmuş bir çocuk, güçlü ses ve ışık uyarmalarına alışık olmadığı için, bunlara karşı olumsuz tepkide bulunur. İrkilme ve kaçma bu tür davranışlardandır.
Bu yaştaki çocuklarda tepkilerin büyük bir bölümü olumsuz olur. Aylar geçtikçe olumsuz
tepkilerin yerini giderek olumlu tepkiler almaya başlar. Başlangıçta çocuk, çevresinden gelen uyarıcılardan rahatsız olurken zamanla bunlarla uyuşur ve onlara egemen olmayı öğrenir.
Birinci 6 ay süresince dışarıdan gelen uyarılar çocuğun dengesini sürekli olarak bozar. Ancak ikinci 6 ayda çocuk çevresindeki uyarıcılara uyar ve dengesini sağlamayı öğrenir.
1. yaşını dolduran çocuk, yürümeye, tek başına çevresini araştırmaya ve keşfetmeye başladığında sağlanan bu denge yeniden bozulur.
Bunun sonucunda, 2 ile 4 yaşları arasında çocuğun dengesini kolaylıkla yitirdiğini, 5 ile 6 yaşları arasında dengesini yeniden sağladığını görürüz.
Çocuk yaşamının ilk yılında görülen davranış biçimleri içinde en ilgi çekici olanı bağımsız davranışlardır. Bağımsız davranışlar, bir dış uyarıcının etkisiyle ortaya çıkan bir tepki değildir. Bunlar iç uyarıcıların etkisiyle oluşan etkinliklerdir.
Bir amip, yalancı ayaklarını nasıl kendiliğinden her yöne doğru uzatırsa, yeni doğmuş bir bebek de
kollarını ve bacaklarını her yöne doğru kendiliğinden hareket ettirir.
İlk günlerde amaçsız gibi görünen bu davranışlar giderek, yerini önce araştırma etkinliklerine ve daha sonra da madde üzerindeki yaratıcı etkinliklere bırakırlar.
Araştırma etkinlikleri, çocuğun daha ikinci ayında ortaya çıkar ve bunlar yaratıcı etkinliklerin temelini oluşturur. Çocuk kendi parmakları ile oynar.
Onları hareket ettirirken aynı zamanda bu hareketleri gözler. 4. ayda, çocuğun araştırma etkinliklerinin konusu onun eline verilen oyun eşyaları olur. Daha bu yaşlarda, çocuklar arasında bireysel ayrıcalıklar ortaya çıkar.
Çıngırak, boncuk, halka, kutu, bez parçaları gibi çeşitli şeylerle oynarken, çocukların bazıları çok çeşitli, bazıları ise çok kısıtlı sayıda oyun etkinliklerinde bulunurlar.
Yetenek ve düş gücünün birinci yaş gibi çok yakın bir çağda oyun etkinliklerinde kendisini gösterdiği görülür. Bağımsız davranış türleri, diğer davranış türlerine oranla, daha birinci yaş içinde önem kazanmaya başlar.
Şöyle ki; bağımsız davranışlar yeni doğmuş bir çocukta tüm etkinliklerin % 1 'ini oluştururken, birinci yaş içinde bu oran % ,30 'a yükselir.
Bu da, çocuğun uyanıkken saptanan davranışlarının üçte ikisinden fazlasını oluşturur, Yalnızca bu olgu dahi, bağımsız davranışların çocuğun gelişimindeki önemini göstermeye yeterlidir.
Çocuğun ilk yaşı, pek büyük uyumları gerektiren bir yaştır. İnsan yavrusu gerçekten büyük uyum gücüne sahip bir varlıktır.
Solunum, besin alma, sindirim, boşaltım, ısı gibi fizyolojik uyumlardan başka psişik uyumlardan bazıları da bu yaş içinde gerçekleşir. Çocuk bu yaş içinde yukarıda değinilen bağımsız davranışlar aracılığıyla bazı keşiflerde bulur.
Bunların en önemlileri şöyle sıralanabilir;
- Çocuk, kendi bedenini keşfeder;
Çocuk bu yaş içinde elleriyle yoklayarak, avuçlarıyla sıkarak, ağzıyla emerek kendi varlığının bilincine varır.
- Çocuk, bazı fizik olayları keşfeder;
Işığı, renkleri görür, şekilleri algılar, sesleri işitir.
- Çocuk, madde dünyasını, üç boyutlu evreni keşfeder;
Çocuk eline verilen oyuncaklar, dokunabildiği eşyalarla maddeyi tanır. Gördüğü her şeye uzanır. Lambanın ışığına, annenin elinde gördüğü biberon şişesine, gökyüzündeki güneşe... Böylece evrenin üç boyutlu olduğunu öğrenir.
- Çocuk, hareketi keşfeder;
Çocuk, bir iç tepki ile kaslarının ve sinir etkinliklerinin gelişmesi için gerekli olan el, kol ve bacak hareketlerinde bulunur. Bunu takiben, tutma, yakalama, başını tutma, oturma, sürünerek ilerleme, emekleme etkinliklerini gösterir ve en sonunda 14. ay dolaylarında yürümeye başlar.
- Çocuk, ses çıkartmayı ve sözcükleri keşfeder;
Çocuğun çıkardığı ilk ses ağlamaktır. Bilinçsiz olarak çıkan bu ses, daha sonra çocuğun bu yeteneğinden, bir oyun biçiminde yararlanmasıyla çeşitlenir. Rastlantı sonucu elde edilen sesler dil ile oynayarak çeşitlendirilir ve sürekli olarak tekrarlanır. Bu çocuğun kendini taklit edişidir.
Giderek taklit çocuğun kendisi üzerinden kayarak çevresinden duyduğu seslere yönelir. Yakınlarından duyduğu bir sözcüğü taklit ettiğinde, bunun çevresindekiler üzerindeki etkisini gördüğü zaman, sözü bilinçli ve sosyal bir biçimde keşfetmiş olur.
- Çocuk, heyecanlarını keşfeder;
Yeni doğan bir çocuk, yüksek bir heyecanlanma özelliği taşır. Ani ses, ışık gibi uyarıcılar, emme, besin alma, anne, baba gibi yakınları görme, kundağının çözülmesi, altının temizlenmesi, dışkı ve çiş bırakma, yıkanma gibi olaylar onda çeşitli heyecanların uyanmasına neden olur.
Giderek bunların bıraktığı etkiler çeşitlenir ve belirlenir. Özetlemek gerekirse ilk yaş, çocuğun başkalarıyla ilişkilerini düzenleyebilmesi için gerekli olan temel uyumların elde edildiği yaştır. Çocuk bu yaş içinde ancak birkaç sözcük kullanabilir ama kullandığından fazlasını anlar ve ifade edebilir.
Ancak daha başkalarıyla ilişkilerini sürdürebilecek olgunlukta değildir. Bağırmalarla, ağlamalarla, gülmelerle ve bu denli kesin olmayan diğer belirtilerle yetişkinler üstünde bazı tepkiler oluşturmasına karşın çevre ile bağıntılarını tam olarak kurmuş değildir.
Bu yaşın en büyük kazancı evrenin duyular aracılığıyla adım adım öğrenilmesidir. Doğduğu an yalnızca fizyolojik bir varlık olan çocuk, 4. Ay başlarında anne ile babayı ayırdetmeye başlar. 6. aydan itibaren, çevresindekilerin ilgisini çekmek için bazı davranışlarda bulunur. 10. ayda öfke, sevinç, kıskançlık, küsme gibi psişik olgular belirir. Ancak bu his ve heyecanlar aşağı düzeydedir.
Çevresindekiler güldüğünde o da güler, yanında ağlayan olursa o da ağlar. Yani duygusal yaşam henüz taklit basamağındadır. İlk yaşını bitiren çocuk ise artık sosyal bir varlıktır.
|