Anne Karnında Aydan Aya
Çoğunlukla kadınlar aybaşları geciktiği andan itibaren kendilerini bir aylık gebe sanırlar.
Âdetin başlangıcından 13-14 gün sonra aşılanma mümkün olduğuna göre, embriyon, yani bebeğin bir aylık olabilmesi için geciken adetten sonra iki hafta daha geçmesi gerekir (Bu hesap, 28 günlük düzenli bir siklus için geçerlidir.).
Dölütün aydan aya gelişimini izlerken bu gerçek her zaman
göz önüne alınmalıdır.
Doktor gebelik dönemini “ay” olarak değerlendirirken 4 haftalık (28 gün) sürelere ayrılan eski Ay takvimini esas alır. Bu hesap bir adet dönemine (siklus'a) daha iyi uymaktadır.
Dölütün aydan aya gelişimi şöyle özetlenebilir;
1. Ayın Sonu (4 Haftalık)
Embriyon (oğulcuk), başından kuyruğuna kadar ölçüldüğünde -evet, bu dönemde kuyruklarımız vardır- yaklaşık olarak 7 santim gelir. Bel kemiği henüz taslak halindedir; o derece bükülmüştür ki, baş hemen hemen kuyruğa değer.
Bel kemiğinin bir ucunda embriyonun üçte birini meydana getiren kocaman baş bulunmaktadır. (Bütün gebelik boyunca baş, gövdeye kıyasla daha büyük kalır, doğumdan hemen sonra bile bu nispetsizlik, daha az olmakla birlikte, devam eder.).
İleride kalbi oluşturacak olan ince boru daha şimdiden düzenli atışlarla ancak mikroskop altında görülebilecek damarlara kan göndermeye başlamıştır.
Sindirim sisteminin taslağını da ayırt etmek mümkündür. (İnce ve uzun bir boru, ağızdan borunun genişlemiş bir bölümünden ibaret olan mideye kadar uzanır ve oradan barsaklara ulaşır.). Bacaklar ve kollar henüz ufak tomurcuklar halindedir.
2. Ayın Sonu (8 Haftalık)
Embriyon artık insana benzemeye başlamıştır. Ve bu tarihten itibaren doğuma kadar ona dölüt (fetüs, cenin) denecektir. Yüzü inşan yüzünü andırır. Kollar ve bacaklar gelişmiş, diz, dirsek, el ve ayak parmaklan belirlenmiştir.
Son dört hafta içinde boyu dört misli uzamış ve kalçalarından başına kadar 2,5 santim olmuştur; ağırlığı yaklaşık olarak bir gramdır.
Cinsiyet organları belirlenmiş olmakla birlikte, daha henüz kız mı? Yoksa oğlan mı? Olduğu dışarıdan ayırt edilemez. 2. ay süresince insanoğlunun kuyruğunun gelişimi en son noktasına varır ve bu ayın sonunda yavaş yavaş küçülmeye başlar.
3. Ayın Sonu (12 Haftalık)
Dölüt artık 8 santimetre boyunda ve 30 gram ağırlığındadır. Dölyatağı olup olmadığına bakılarak cinsiyeti tayin edilebilir.
Tırnaklar ince birer zar kalınlığındadır. Bu ayın başlarında süt dişleri tomurcuklan ve onları içine alacak diş etlerindeki çukurlar ortaya çıkmıştır.
İlkel bir böbrek oluşmuş ve sidik torbasına az miktarlarda idrar salgılamaya 'başlamıştır ki, ileride bu idrarın amnios suyuna karıştığı sanılmaktadır. Bu dönemde dölütün hareket ettiği bilinmekle birlikte bu hareketler annenin duyamayacağı kadar zayıftır.
4. Ayın Sonu (16 Haftalık)
Dölüt, başından ayaklarına kadar 16 santimetre olup, ağırlığı 116 gram kadardır. Deri üzerinde incecik kıllar oluşmaya başlar (lanugo, ayva tüyleri); başta da birkaç tel saç görülür.
Bu ayın sonunda dölütün hala zayıf olan hareketleri anne tarafından hissedilebilirse de, kesinlikle duyabilmek için bir ay daha beklemek gerekecektir.
5. Ayın Sonu (20 Haftalık)
Dölütün boyu 25 santimetre, ağırlığı 225 gram olmuştur. Bu ayda doktor ilk kez kalp seslerini dinleyebildiği gibi, anne de hareketlerini açıkça hisseder.
Bu haliyle bir dölüt doğacak olursa nefes almak için birkaç kez debelense bile, ciğerleri dölyatağı dışındaki koşullara uyacak kadar gelişmediğinden en çok birkaç saat içinde ölür.
6. Ayın Sonu (24 Haftalık)
Boyu 30 santimetre, ağırlığı 680 gram kadardır. Artık minyatür bir bebeğe benzemiştir, Tek fark derisi altında bulunması gereken yağ tabakası daha hemen hiç teşekkül etmemiş olduğu için, cildinin
buruşuk ve kırmızı oluşudur.
Bu dönemde derinin üzeri “verniks kazeoza” adı verilen, peynir görünümünde koruyucu bir madde ile kaplanmaya başlamıştır.
Bu madde doğumda çocuğun bütün vücuduna bulanmış olup, kalınlığı bazen 3 milimetreyi bulur. Bu dönemde doğup yaşamış pek ender bir kaç vak'a kaydedilmişse de, yaşama şansı pratik olarak yoktur.
7. Ayın Sonu (28 Haftalık)
Dölüt 37 santimetre boyunda ve yaklaşık olarak 1150 gram ağırlığındadır. Bu tarihte doğarsa 1/10 oranında yaşama şansı vardır.
Yedinci ayda doğan çocukların yaşama şansının, sekizinci ayda doğanlara kıyasla daha fazla olduğu pek yaygın, ama tümüyle yanlış bir inanıştır.
Eski Yunan'dan beri süregelmiş olan köksüz inançlardan biri de budur. O zamanın doktorları doğumun çocuğun kendi hareketleriyle olduğuna inanır ve çocuk dölyatağının dibine ayaklarıyla dayanarak kendini dışarı iter sanırlardı.
Onlarca, çocuk yedinci ayda anne karnından çıkmak için böyle bir gayret gösterir ve eğer yeterince güçlüyse bunu başarırdı. Başaramadığı takdirde, aynı denemeyi sekizinci ayda tekrarlar ve başarırsa doğarlardı.
Ne var ki, bir ay önce gösterdiği çaba yüzünden o kadar yorgun düşmüş olurdu ki, dışarıda yaşayamaz ve ölürdü. Bugün artık kesin olarak biliyoruz ki, doğum olayında çocuğun hiç bir aktif rolü yoktur ve dölyatağının kasılmaları sonucu dışarı atılmaktadır.
Eski inanış yanlıştır. Sekizinci ayda doğan dölütün yaşama şansı, yedinci ayda doğana kıyasla elbette ki çok daha fazladır.
8. Ayın Sonu (32 Haftalık)
Dölüt 40 santimetre uzunlukta ve 1800 gram ağırlığındadır. İyi ve dikkatli bir bakımla sekizinci ayın sonunda doğan bebeklerin yaşama şansı ikide bir ve hatta üçte ikidir.
9. Ayın Sonu (36 Haftalık)
Dölüt artık her bakımdan tam gelişmiş bir bebektir. Boyu 47 santim, ağırlığı da 2800 gram civarındadır. Dünyaya çıkmadan kendine çeki düzen vermek istercesine bu son iki ayda kilo almaya koyulmuştur; bu dönemde haftada 200 gramdan fazla alır. Zamanında doğmuş bir çocuk kadar yaşama şansına sahiptir.
10. Ayın Ortası (38 Haftalık)
Dölütün artık zamanı dolmuştur. Ortalama olarak, kız ise 3000 gram, erkek ise 3500 gram gelir. Boyu 50 santimdir. Derisi beyaz ya da pembe olup, kalın bir tabaka “verniks kazeoza” ile örtülüdür. Daha önceleri bedenini kaplayan ayva tüyleri hemen hemen kaybolmuştur.
Tırnakları sertleşmiş ve parmak uçlarını geçmiştir. Erkek çocukların memeleri de kızlarınki gibi sert ve biraz şişkindir. Bunun nedeni, gebelik sırasında annenin memelerini geliştiren hormonların plasenta yoluyla çocuğu da etkilemiş olmalarıdır. Memelerdeki bu şişkinlik, doğumu izleyen birkaç gün içinde kaybolur.
|
Bebeklerinizin bakımı için eğitimini bu yönde almış profesyonel Bebek bakıcısı.
Aile yaşantısına ayak uydurabilen, sabırlı, güler yüzlü ve temiz,Sorumluluk alabilen ve gerektiğinde inisiyatif sahip
olmasını bilen güvenilir Bebek bakıcılarını sizler için temin ediyoruz.
Bizlerle Çalışan Bebek Bakıcılarının üstlenmiş oldugu genel görevler ise
• Bebeğin günlük bakımını yapmak,
• Bebeğin bulunduğu ortamın temizlik ve hijyenini sağlamak,
• Banyo yaptırmak, tuvalet sonrası temizliği yapmak,
|
|
Bebek Gelişimi |
$icerik->kategorilere_gore_icerikler(10030);
echo $bebek_gelisimi;
?>
|
|
|
• Bebek için mama ve meyve suyu veya püresini hazırlamak,
• Ortamı bebek için güvenli hale getirmek,
• İletişim becerisinin olmasına,
• Kişilik olarak bakılacak çocuğun annesine benzemesine,
• Eğitimli, kendini yetiştirmiş ve bilinçli olmasına,
• Çocuğu ya da işe devamını etkileyecek bir rahatsızlığının olmamasına
Bebek Bakıcılarımızın Çalışma Şekilleri ise Yatılı veya Gündüzlüdür.
|
|
|
|